Bursa’daki Uludağ’ın güney eteklerine kurulmuş 5 Kızık köyünden biridir. Kuruluşu yaklaşık 1300’lü yıllara denk gelmektedir.
Bir vakıf köyü olarak kurulan köyde, tarihi doku çok iyi korunmuştur ve Osmanlı erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örnekleri günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bu özelliği nedeniyle çok ilgi çeken ve ziyaret edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Sık sık tarihsel filmlere mekan olmaktadır.
Uludağ etekleri ile vadiler arasında sıkışıp kalan köylere kızık adı verilmiştir. Diğer kızık köylerindeki köylülerin eskiden Cuma namazı için toplandığı yer olduğundan bu köyün Cumalıkızık adıyla anıldığı söylenir. Bir başka söylence de, Osman Bey’in köyün kurulduğu günün cuma günü olması sebebiyle bu köye “Cumalıkızık” adını vermiş olduğudur.
Köy meydanında köy geçmişine ait eşyaların sergilendiği bir de müze (Cumalıkızık Etnografya Müzesi) bulunur. Köyde, Haziran ayında “Ahududu Şenliği” yapılmaktadır. Ünlü “Cumalıkızık evleri” moloz taş, ağaç ve kerpiçten yapılır, genelde üç katlıdır. Üst katlardaki pencereler kafesli veya cumbalıdır. Ana giriş kapılarındaki kulplar ve tokmaklar dövme demirden yapılır. Evler sarı, beyaz, mavi, mor renklere boyalıdır. Evlerin arasında kaldırımsız, taş döşeli, çok dar sokaklar bulunur.
Köyün camisi, caminin yanındaki Zekiye Hatun Çeşmesi ve tek kubbeli hamamı Osmanlı devrinden kalmadır. Köyde, Bizans devrinden kalma bir kilise kalıntısı da bulunur. Köyde narenciye, ceviz, kestane yetişir.